100. Yıl Sitesi Hakkında Bir ODTÜ Mimarlık Fakültesi Klâsiği:
"YAKIN ÇEVREMİZİ TANIMAK"
PROJE YÜRÜTÜCÜLERİ: FATMA BAŞARAN (MİMAR) GİZEM
BAŞKAN (MİMARLIK ÖĞRENCİSİ) & LEVENT
KALAÇ (MİMARLIK ÖĞRENCİSİ)
PROJENİN YÜRÜTÜLDÜĞÜ OKUL:
TÜRK-İŞ BLOKLARI İLKÖĞRETİM OKULU
PROJENİN UYGULANDIĞI YAŞ GRUBU: 4. SINIF ÖĞRENCİLERİ
PROJENİN UYGULANDIĞI TARİH: 25.12.2003
PROJE KONUSU: YAKIN ÇEVREMİZİ TANIMAK
Tanıdıkça sever, sevdikçe sahiplenip
,kollayıp, koruruz.
Genelde çevreye duyarsız bir toplum olmamızı;
çevreyi tanımayı ders olarak algılayıp o dersi öğrenip
görevimizi başarı ile tamamlamış olarak okulda bırakmamıza
bağlıyorum.
Her mahallenin oluşum süreci bir hikayesi
var, her sokak adının bir öyküsü veya nedeni olduğu
gibi. Çevreyi tanıtırken bunları da içine katıp,
çocukların gördükleri yerlerin yaşayan, gelişen, değişen,
sürekli devinim halinde izlenmesi zevkli bir
olgu olduğunun farkına varmalarını sağlamalı,
çevreyi tanımayı ders olmaktan çıkarıp, çevreye karşı duyarlı
ve koruyucu olmanın bir yaşam biçimi
ve ömür boyu süren bir alışkanlık haline
dönüşmesi gereğini çocuklara anlatmalıyız.
Mimarlar Odası Ankara Şubesinin başlattığı ‘’1000
Mimar 1000 Okulda ‘’ projesi ile
daha çok çocuğa ulaşmak ve
çocukların çevre konusundaki düşüncelerini
öğrenmek için bu etkinliğe gönüllü
olarak katılıyorum.
SUNUM :
1- YAKIN CEVRE : SINIFIMIZDA KAÇ TANE PENCERE VAR ?
Pencere içindeki parçalarla birlikte
BİR BÜTÜN,
Ama................. sınıfın bir PARÇASI.
Sınıfımız dört duvar, tavan ve döşemeden
oluşan bir mekan, kapısını kapattığımız zaman diğer bölümlerden bağımsız
sadece bize ait olan bir yer. BİR BÜTÜN,
Ama....... .. okulumuzun bir PARÇASI.
Sınıflar, bunları birbirine bağlayan koridorlar
,öğretmenler odası ,kantin, bahçe...
ihtiyaçlarımızı giderdiğimiz diğer bölümleri ile birlikte okul
tam bir yapı . BİR BÜTÜN.
Ama...............
sokagın bir PARÇASI.
Başka bütün ve
parça örnekleri ?
(sokak- mahalle, mahalle-kent, kent-bölge,
bölge-memleket.......)
Evimize baktığımız zaman da böyle bağımsız
mekanlar var.
Hepimiz en az sekiz saat uyuyup, bir sonra ki
güne dinlenmiş olarak dinamik ve neşeli başlarız. Evlerimizde hepimizin uyuduğu
bir yer var. Burası kardeşimizle , bir büyüğümüzle
paylaştığımız veya tek başına kullandığımız bir odadır.
Sabah uyandığımızda yüzümüzü yıkadığımız, aynada
kendimize çeki düzen verdimiz evimizin farklı bir mekanına geçeriz.
Burada diğer odalardan farklı olarak neler
var...(lavabo,ayna, duş .. vb.)
Biz okul kıyafetlerimizi giyerken ,Annemizde bize
kahvaltı hazırlamakla meşgul nerede ? Peki mutfakta neler
var ? (eviye, mutfak dolabı,buzdolabı,ocak,bulaşık mak. Masa...vb.)
Bunun dışında evimizde bütün ailenin birlikte
olduğu, tv seyredilen,yemek yenen , misafirlerin ağırlandığı ....(salon, oturma
odası,misafir odası.)diye adlandırdığımız... odalar mevcut.
Evet artık evden çıkma vakti geldi. .. Ben daire kapımı
açtığım zaman üç komşumla ortak kullandığım geniş bir koridora çıkıyorum.
Koridorun sonunda merdivenler ve asansör bulunuyor,
Dört daireden oluşan katlar üst üste gelerek ,on beş katlı
bir blok oluşturuyor. Bu blokta oturan insanlar, onlara gelen misafirler ,hepsi
aynı asansörü,koridoru, merdivenleri,blok girişini ve
bahçesini kullanıyorlar .
Bloktan çıkıyorum, bahçedeki yolda
ilerliyorum iki tarafını çimenlik, aralarda gül ve
diğer çiçeklerden bir öbek ve çınar ağaçları var. Otoparkı da geçip
sokağa çıkıyorum.
Sokak boyunca iki taraflı bloklar sıralanıyor.
Sokak devam ediyor ama , Şimdi binalar dört katlı
ve alt katlarında dükkanlar var. mahallede oturan insanlar günlük
ihtiyaçlarını buradan alıyorlar. ( market, kasap, fırın, eczane,züccaciye,
gazete bayii, kırtasiye,..vb.)
Aynı sokak devam ediyor evler beş katlı, önlerinde bahçeleri
var. Karşıda 100.yıl pazaryeri.
Pazaryerine doğru gitmeyip
sola dönüyorum ve sol tarafımda
beş katlı binalar ...yürümeye devam ederek
sizin okulunuza geliyorum.
Okulunuzun
yakınında hangi binalar var ?
Bunları beraberce hatırlayalım.(10
Nisan polis karakolu, dükkanlar...)
Baştan alırsak odadan başladık,
odalar evi .. evler bloklar sokakları derken, sokaklar
mahalleyi oluşturdu.
2- MAHALLE :
İşçileri konut sahibi yapmak amacı
ile
1965 senesinde Türk-iş konfederasyonu kuruluyor,
emlak bankası ,SSK kredileri ve kooperatif üyelerinin aidatları ile
önce I. etap iç aydınlıktaki 2566
konut yapılarak 1971-1972 senesinde bunlar
sahiplerine teslim ediliyor.
Aynı konfederasyon talebin çok olması üzerine
3500 konutluk II. Etap
içinyüzüncü yıl sitesine 1973
yılında temel atıyor. Talebin çok olması
nedeniyle konut sayısı 4906
ya çıkıyor bu artışı karşılamak için yıldız blokların sayısı
artırılıyor.
Alman mühendisler ve
intur inşaat şirketi ilk olarak şantiye binasını
(daha sonra çocuk yuvası olarak
kullanılmak üzere yapılıyor ,şu anda 10 nisan polis karakolu olarak
kullanılıyor.) ve ısı merkezi
binasını yapıyor. Daha sonra
Girne bölgesindeki alt galeriler
ve konutlar bitirilerek ekim
1977de sahiplerine teslim ediliyor.
Mahalle isimleri 1974
deki Kıbrıs çıkarması sırasında oradaki şehirlerin
isimlerinden seçilerek konmuştur.
1978-1980 yılları arası yönetim ve
firma arasındaki
anlaşmazlık yüzünden inşaatlar durmuş. Daha sonra
farklı firmalarla anlaşmalar yapılarak
inşaatların tamamı kasım1988de
bitirilerek teslim edilmiştir.
1981 yılında işçi federasyonu kongresi kararı ile mahallenin ismi
100. Yıl sitesi olmuştur.
Türk-iş blokları bir mahallenin (
konut, okul, yeşil alan, PTT, banka ..) aynı anda
düşünülüp ve aynı merkezden ısıtılmasının
sağlandığı sosyal konut olarak yapılmış ilk
örnektir. Yüksek bloklar ortada toplanıp etrafı
beş katlı konutlarla çevriliyor
ve yeşil alanlar ,çocuk parkları,
oyun oynanabilen meydancıklar ,
oturma yerleri beş katlıların aralarına serpiştiriliyor.
100.yıl sitesi şehir
merkezine yakınlığı, ulaşımın düzenli ve kolay
olması, ODTÜ yeşil alanı kenarında olması nedeni ile hava
kirliliğinin nispeten az olması gibi özellikleri
ile kısa zamanda gelişmiş ve başka siteler alış veriş
merkezleri de yapılmıştır.
MAHALLEMİZDEN FOTOĞRAFLAR
1- Beş
katlı konutlar,
2- Çok katlı
bloklar, otopark, yeşil alan.
3- Muhtarlık,sağlık
ocağı, vergi tahsil şubesi,
4- Ortak kullanım
alanları (camii, pazaryeri)
5- Servis binaları
( trafo, yakıt merkezi)
6- Çarşı (
PTT, banka ,eczane.)
7- Alış
veriş merkezi, market.
8- Eğitim binaları
( yuva )
9- İlköğretim okulları
10- Lise, kolej, üniversite.
11- MTA
tabiat tarihi müzesi
12- İzci parkı,
yürüyüş yolu.
Bu resimlere
bakarken şu soruların cevaplarını
vermeye çalışalım.
1- Ne ? (
tabiat tarihi müzesi)
2- Nerede ? ( MTA enstitü
bahçesinde)
3- Nasıl ?
(dış cephesi granit kaplı,...
4- Ne
zaman ? (2001)
5- Ne için?
( MTA bilgilerini, Türkiye’de bulunan madenleri,
fosilleri tanımak görmek isteyenler için ,
aynı zamanda ileriye dönük olarak
ta içinde bulunan malzemeler korunmuş,
bakımı yapılmış oluyor.)
3-KENT
:
Sürekli gelişme içinde bulunan
ve toplumun yerleşme, barınma, ulaşım,çalışma,
eğitim,dinlenme,eğlenme gibi gereksinimlerinin
karşılandığı,pek az kimsenin tarımsal uğraşlarda
bulunduğu yerleşim birimine Kent denir.
Kent insanların sadece yaşadığı bir alan değil,
aynı zamanda onların kendilerini geliştirdikleri ve yer yüzünde var olmanın
tadını çıkarmaya çalıştıkları yerdir.
Kendimizi nasıl geliştirebiliriz?
1- Bilgilenerek: (yuva,
ilköğretim,lise,üniversite,)
2- Müzeler : Anadolu
medeniyetleri,etnografya müzesi, tabiat tarihi
müzesi,bilim müzesi, hava müzesi. TCDD müzesi
3- Tarihi kalıntılar :
Augustos tapınağı, ulustaki roma hamamı ,julianus anıtı.
Anadolu; tarih boyunca Mezopotamya, Truva, Hitit,
Antik yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı
gibi medeniyetlerin yerleşim yeri olmuş ve onlardan günümüze
çok sayıda ören yeri kalmıştır.
4- Tarihi doku : Ankara kalesi,
kale içi ve civarındaki camii, külliye, türbe, han, hamam ,
bedesten, Ankara evleri .. v.b
5- Ulus- Kızılay
-Bakanlıklar arasındaki cumhuriyet dönemi yapıları
6- Hayvanat bahçesi : AOÇ
içindeki hayvanat bahçesinde pek çok hayvanı görebiliriz.
7-
Anıtkabir bahçesinde, seymenler parkındaki
botanik bahçesinde pek çok farklı ağaç görebiliriz.
8- Sanat faaliyetlerini takip
ederek;
Tiyatro, opera ,bale, konser, sinema,sergi
9-Spor yaparak : ilgilendiğiniz
sporlar?
Kendimizi geliştirmek için önce iyi bir gözlemci olalım.
Mesela Migros alış-veriş merkezini
birlikte düşünelim.( otopark, mağazalar, sinemalar, yemek yeme olanağı.)
İnsanı diğer
canlılardan
ayıran özelliklerinden biri de geçmişini bilmesi,
yaşadığı süreçte geleneğini, geleceğine aktarması
ve gelenlere izlerini sunmasıdır.
Kültür mirasını bilmeyen ve korumayan gelecekteki kültürünü oluşturamaz.
İNSAN TANIDIĞI VE KULLANDIĞI DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKAR
4- KENTİMİZİ TANIYALIM
: ANKARA ADI NEREDEN GELİYOR
?
Ankara adının ‘’Anker’’ yani gemi çapasından geldiği söylenir.
Hikayeye göre Frigya kralı Midas’a rüyasında ilahi bir ses ‘durma kalk topraklarında bir gemi çapası ara. Onu bulduğun yerde bir şehir kur.
Bu şehir sana mutluluk getirecek ‘
diye seslenir.
Bir süre sonra Ankara kalesinin
bulunduğu tepede çapa bulunur. Kral Midas da kısa zamanda burada bir
şehir kurarak,
adını ‘’Anker’’ yada Ankira’’ koyar.
Gemi çapası
da uzun yıllar bu şehrin tapınağında saklanır.
Bir başka efsaneye göre :
Bu bölgeye hakim olan Galatlar,
hakimiyetlerini güneyde Akdeniz’e kadar uzatmış ve Mısır donanması ile büyük bir savaşa girmek zorunda kalmışlardır.
Savaşın sonunda büyük bir zafer kazanan Galatlar, bu zaferin sembolü olarak, gemilerin çapalarını sökerek, tapınaklarına yerleştirmişlerdir.
Gemi çapaları ile dolu tapınakların bulunduğu bu şehre ‘’
çapa şehri’’ anlamına gelen ‘’Angora’’ yada ‘’Ankerium’’
denmiştir.
Diğer efsane ise :
Nuh Peygamber’in gemisinin büyük tufanda buraya demirlediği ve
çapasının da buraya düştüğü , yüzyıllar sonra bulunan çapanın yerine,
Ankara’nın kurulduğu söylenir.
ANKARA TARİHİ :
İ.Ö. 2000......Hititler
: Ankara yakınında Gavurkale mevkiinde kalıntılar bulunuyor.
İ.Ö. 334......Frigyalılar : Gordion başkentleri
İ.Ö. 3
y.y......Galatlar : Ankara başkentleri
İ.Ö. 20- 25
yılları.....Romalılar Agustos tapınağını inşa ediyorlar.
Agustosun yaptığı işler ve
o
dönem yaşantısını anlatan kitabelerin bulunduğu bu tapınak İsadan
evvelki döneme ait yazılı kaynak olarak dünyada da önemlidir.
Ankara anıtı olarak bilinir.
Günümüzde üzerindeki kitabeler dış etkenlerden bozulmasın diye mermerlerle kapatılarak korunmaktadır.
Ankara doğu ve batıyı birbirine bağlayan mezopotamyadan başlatıp sardise kadar uzanan kral
yolu üzerinde idi. Bu yolun aynı zamanda
hıristiyanların hac yolu
olması halkı ekonomik ve sosyal açıdan etkilemiş,
hıristiyanlık yerli halk arasında yayılmaya başlamıştır.
Agustos tapınağına pencereler açılarak burası
kiliseye dönüştürülmüştür.
15. y.y......hacı
bayram külliyesi öğrencileri yatakhane olarak kullanmışlar.
İ.S. 3
y.y......Roma imparatorluğu ikiye ayrılınca Ankara doğu roma
(Bizans) topraklarında kalıyor
İ.S. 212-217..... Roma Hamamı : İmparator
Caracalla tarafından sağlık tanrısı Asklepion
adına yaptırılan dönemin en
büyük hamamı ve sağlık merkezidir.
Günümüzde hamamın soyunma ve yıkanma bölümleri ile yer altındaki külhan ve servis yolları görülebilmektedir.
İ.S. 270.....yılına kadar açık kent olan Ankara o dönemde Hacı
Bayram yamaçları ve civarındaki düzlüğü kaplıyordu. Roma imparatorluğunun çöküş döneminde
saldırılardan korunmak için ilk
surlar yapılıyor.
Ordunun kışlık konaklama yeri ve
ticaret merkezi. Tarım, hayvancılık ve
dokumacılığı gelişmiş.
Julianus
sütunu :Roma imparatoru julianusun Ankara gelişi anısına dikiliyor.
Günümüzde vilayet konağı bahçesinde
durmaktadır.
İ.S. 7 y.
y.......sınır şehri olan Ankara arapların saldırı ve işgalleri sonucunda düzlükten kale içine çekilmiş,
kenti savunabilmek için ( 651-661)
kale duvarları yükseltilmiştir
Ankara kalesi ,ç ve
dış olmak üzere iki surdan oluşuyor.
20 kuleli olan dış surdan günümüze
fazla bir şey kalmamıştır.
İç kale günümüze kadar korunarak gelebilmiştir. 130
x 330 metre dikdörtgen biçimli kale 43.000. metre karedir.
20 metre ara ile beşgen biçimli
42 kuleden meydana gelir.
4katlı 10-16 metre yüksekliğinde Ankara
taşı ve eski yapılardan alınan taşlarla
örülmüştür.
Ankara arap saldırıları ve işgalleri ara
sıra ile el değiştirse de 1073 yılına kadar
Bizans hakimiyetinde kalmıştır.
11. y.y. ......Ankara Selçukluların
eline geçmiş, ticaretin Bizans başkentinden Selçuklu
kentlerine kayması üzerine ticaret gerilemiş.
Bu dönemde imarlaşma camii, mescit türünde
küçük yapılarla sınırlı kalmış.
Ankara sınır kenti olduğu
için askeri açıdan önemini korumuş,
surlar sağlamlaştırılmış.
Bu dönemde Anadolu
ya gelen Türkmenlere
ilk yurt ve otlak olmuş,
buradaki Hıristiyan Rumlarla Türkler arasında ticari
ilişkiler başlamıştır.
Bizans- Danişmendler
-Selçuklular arasındaki egemenlik mücadelelerine
uzun süre sahne olmuştur.
AHİLER ............. Ankara bir süre Ahiler tarafından yerel yönetimle yönetilmiştir.
Bu dönemde Anadolu Selçuklu
beylik kavgaları ve haçlı
seferlerinin olmasına karşın.
Ahiler başta Ankara olmak üzere
tüm Anadolu’nun Türkleşme sürecini hızlandırmıştır.
Ahi Şerafettin Türbesi : en erken tarihli (1330)
kitabeli Selçuklu geleneginde kare planlı
bir yapıdır.
Aslanhane (ahi Şerafettin) camii
ve Külliyesi : Selçuklu dönemi için öncü
bir yapı.
13.y.y. Ankara camileri içinde
en büyük ölçekli ve en geniş
iç mekanı olandır.
Ahi elvan camii (1331-1389.
Ulustaki sokakların büyük bir kısmı
, o dönem geleneksel
sanatların yapıldığı ve satıldığı yerlerdi.
(at pazarı, saman pazarı, çıkrıkçılar, demirciler, bakırcılar.)
OSMANLILAR ............ 14.y.y.
da güçlenen osmanlı beyliği Anadolu Selçuklu topraklarını
birleştirerek Anadolu da
birliği sağlamaya çalışmaktadır.
1362 yılında I.
Murat Ahilerle anlaşarak Ankara’yı Osmanlı ülkesine
katmıştır.
Ankara bu dönemde de
sınır kenti , 1402 yılında
Ankara ovasında yapılan savaşta Yıldırım Beyazıt Timur’a yeniliyor ve bir süre Ankara kalesinde
tutsak olarak kalıyor.
Fatih sultan Mehmet Ankara’yı askeri üst olarak kullanmış 1460 yılında
bir süre burada konaklamıştır.
1469-1471
yıllarında baş vezir Mahmut paşanın bedesten yaptırması kentin sosyal yaşamında ticaretin giderek önem kazandığını göstermektedir.
Bu dönemde
bir çok medrese ve camii yapılmış veya onarılmıştır.(
ak medrese, sarı medrese, Şengül hamamı,
karaca bey hamamı, Hacı Bayram camii (1415-1425)
Ankara kale ve
kaleyi çevreleyen düzlükte yer almakta Tiftik keçisi yetiştirip
yünü de dokuyarak satmaktadır.
Bu gelişmişlik
isyanlar ve Osmanlı imparatorluğunun çöküş döneminde
sona erer.
18.y.y.
da tiftiği ham madde olarak alan
batılılar kendi ülkelerinde dokurlar.
19.y.y. da Tiftik keçisini
de Fransa ve
İspanyaya götürerek oralarda yetiştirmeye başlamışlar.
Bu da dokumacılığın çöküşünü hazırlamış.
1892........Demiryolu Ankara’ya ulaşır.
İstasyon binası ve çevresinde depolama,
yükleme boşaltma işlerinin yapılacağı binalar
ile çalışanların barınacağı servis binaları yapılır.
1907 .......Ankara
: 6518.... konut
1 un fabrikası,
10 kiremithane,
1 Gureba Hastanesi,
1 kız orta okulu,
2 erkek orta
okulu, 65 ilkokul,
1 mekteb-i mülki,1
mekteb-i idadi, 1 mekteb-i hamidi,1 mekteb-i sanayi,
Taşhan (
Hotel Angora),Birkaç tane kahve hanenin bulunduğu,
15
–20 bin nüfuslu bir Anadolu kasabası görünümünde idi.
1923 deki Ankara’yı
Falih Rıfkı Atay şöyle anlatıyor :
Çankaya’dan ufuklar boyu,
bomboş bir bozkır parçası görünürdü.
Bu kül ve
toz yığınları içinde bir yeni devlete başkent yapmayı düşünmek değil,
onun yüzüne bakmak bile
cesaret kırıcı bir şeydi.
Atatürk 27 aralık 1919 da Ankara’
ya gelmiş kendileri için
hazırlanan Ziraat mektebine yerleşmiştir.
O andan itibaren ‘’Mektep’’
bir süre tüm ülkenin ve milli Mücadelenin yönetildiği yer olmuştur.
Daha sonra güvenlik ve şehre yakınlığı açısından daha uygun görülen istasyon binasına taşınmıştır.
Cumhuriyetin ilanından az önce
, 13 Ekim 1923
te Atatürk Ankara ‘yı başkent yaptığını bütün dünyaya ilan eder.
1892-1924
.........İmar öncesi kendiliğinden gelişme dönemi.
1924-1925
.........Lörcher planı ile öncelik kentsel alt yapı hizmetlerinin sağlanmasına verilmiş.
Demiryolunun kuzeyi toplama ve dağıtım ile
bakım ve servisin gerçekleştirildiği
servis alanı, diğer taraf ( Maltepe)
ise Ankaranın ilk endüstriyel üretim bölgesi olarak düşünülmüş.
Havagazı ve elektrik fabrikaları buraya konmuştur.
1932-1957 .........Jansen planı
: Genç Türkiye
Cumhuriyeti başkentini planlı bir şekilde kurmak için
bir yarışma düzenleniyor. Bu
planın gelecek 50 yıla hizmet verebilmesi için 300
bin nüfuslu bir şehir planı yapılıyor.
1932 de yürürlüğe giriyor, 1937 de onaylanıyor.
Jansen Ankara’yı yeşil alanlar
içinde
bir bahçe şehir olarak düşünüyor.
Ankara kalesi şehrin silüetine hakim olacak ve oradan ışınsal olarak yeşil bantlar kentin içindeki parçaları bütünleyecek.
Aktepeyi Tandoğan’a bağlayan yüksel
caddesi ve kumrular sokak ile
sürekli kılınan bir aks ve
kaleden Hacettepeye teraslarla inerek gençlik parkına açılan
yeşil bantta ikinci aksı oluşturuyor.
Jansen planında kamu ve ticari binalara çok katlı
ve büyük kütleler halinde yer verilmiş,
konutlar ise bahçe içinde ikişer üçer katlı olarak
düşünülmüştür.
Ulus ticari merkez olma özelliğini korumuş, Sıhhiye sağlık,
kültür ağırlıklı,
Kızılay konutların yoğunlukta olduğu yerleşim bölgesi,
Bakanlıklar askeri ve resmi dairelerle bakanlık
binalarının olduğu bölge olarak ayrılmış.
Bakanlıklardan yukarıya
doğru olan yerler diğer ülkelerin büyükelçilik binaları için tahsis edilmiştir.
1957 .........Yücel-
Uybadin planı, 1950 yılları başlarında Ankara nüfusu 290 bine ulaşmış ve jansen planı yetersiz kalmıştır.
Evlerin ön bahçeleri ile
caddeler genişletilmiş ,
Konutlara dört beş kat yükseliği verilerek daha fazla nüfus barındırılmasına olanak verilmiştir.
Ankara çok fazla göç alarak, hızla büyüyen bir kent olduğu için daha kalıcı çözümler aranmış.
Ankara etrafına uydu kentler kurarak
.nüfus yoğunluğunun biraz
yayılmasına çalışılmaktadır.
Not
: Ankara tarihi anlatılırken ilgili fotoğraflar öğrencilere gösterildi.
5- ANKARA FOTOĞRAFLARI
1- Augustos tapınağı
2- Julianus sütunu
3- Hacıbayram camii
4- Anadolu Medeniyetleri müzesi
5- Cumhurbaşkanlığı köşkü
6- Maltepe camii
7- Güven park
8- Gençlik parkı
9- TBMM parkı
ve binası
10- Kuğulu park
11- Anıtkabir
12- Hitit anıtı
13- Atatürk Orman Çiftliği
14- TCDD Açık Hava Müzesi
15- Atatürk Kültür Merkezi
16- Kocatepe camii
17- Atakule
18- Dikmen vadisi
19- Ulus meydanı
20- Eski Ankara fotoğrafları.
6- UYGULAMA :
1- Sadece size ait olan bir odanız olduğunu
düşünün; bu odanın planını birlikte oluşturalım,duvarlarını çizdik
,kapı ve penceresini yerleştirdik. Yatağınız, çalışma masanız, elbise ve kitap
dolabınız var. bunların dışında,.
İçinde yaşamaktan mutlu olacağınız bir oda hayal edin..
arkadaşlarınız geldiğinde onlarla paylaşacağınız, birlikte hoşça vakit
geçireceğiniz size özel neler olmasını isterdiniz.
Bir de odanızın penceresinden baktığınızda nasıl bir
manzara görmek istersiniz. Bunu da kağıdınıza yazın.
7- MİMARLIK :
Sizce Mimarlık nedir ?
Sizce mimar ne yapar?
Mimarlık : bir binayı henüz ortada
yokken tasarlayıp onu kağıt
üzerinde çizmek, bu
projelerle binaları yapmak . diye düşünmeyin.
Mimarın asıl yaptığı insanların yaşam
biçimine yönlendirmek .. İnsanların daha kaliteli, daha mutlu
yaşamalarını sağlamaktır.
Beraberce düşünelim :
1- Kendine ait bahçesi olan
müstakil bir evde yaşarsak neler yapabiliriz
?( bahçesinde domates, biber yetiştirip, balkonunda piknik yapar,
bahçedeki büyük ağacın dalındaki salıncakta sallanabiliriz.
Evin ,bahçenin bakımını kendimiz yaparız.)
2- Çok
katlı bir apartman dairesinde
ise birçok alanı komşularımızla ortak kullanırız.
buraların temizliği, bahçenin bakımı apartman görevlisi tarafından yapılır.
bizimle aynı binayı
kullanan komşularımızın haklarına saygılı,
onlara rahatsızlık vermeden yaşamamız
gerekir. yürüyüşlerimizi,
pikniklerimizi ortak yeşil alanlarda, çocuk
parklarında yaparız.
Bu iki farklı yaşam tarzını
mimarı çevremiz belirler.
Mimarlık , yeniyi arayan,
sürekli olarak daha ileri teknoloji kullanarak
dengeli bir
tasarım çalışması yapabilmek ister.
Mimar ,tasarım kararları alıp
bunları uygularken,
1- işlevlerin çözülmesi,
2- biçimlerin geliştirilmesi,
3- teknolojilerin üretilmesi,
4- ekonomik kaynakların
iyi değerlendirilmesi,
5- ekolojik dengelerin kurulması,
gibi işlemleri sürdürür, bu işlemlerin sonunda
belirli bir gereksinim programını,
belirli bir yatırımla, belirli bir alana uyarlayarak yapıya dönüştürür.
Mimar; tercihleri hem kullanıcıların
beklentilerine ve olanaklarına göre, hem de şehrin genel
bütünlüğüne uygun biçimde yapmalıdır.
MİMARLIKTA ; UYGULAMADA
YAPILAN TEMEL SEÇİMLERİN İNSANLARIN YAŞAM KALİTESİNİ, YAŞAM BİÇİMLERİNİ VE
DOLAYISIYLA MUTLULUĞUNU DOĞRUDAN ETKİLEDİĞİNE İNANMAKTAYIM..
VE BUNUN ÖRNEKLERİNİ DE MAALESEF OLUMSUZ
OLARAK ETRAFIMDA GÖRMEKTEYİM.
Yeşil alan
eksikliği insanları doğadan uzaklaştırıp doğa çevre düşmanı bireyler konumuna ittiği; tanınmayan,
anlaşılmayan bir nesnenin (ağaçlar, hayvanlar, ......)
sevilemeyeceği ve öneminin
kavranmadığı gerçeği, ‘’çevrecilik ‘’
kavramının içinin boşalmasına yol açabilir.
Birkaç ağaç ve birkaç kuş türü dışında doğa
bilgisi olmayan birisi yaşamın renklerinin bir bölümünü ıskalamış demektir.
Çevrecilik asla ‘’ çöp toplama ‘’ değildir.
Ülkemizde görülen yüksek kanser oranı
çevre sağlığına
gereken önemi vermeyip (veya veremeyip.)
yaşam kalitemizi yükseltmek içinde bazı açılımlara girmemizin zamanının
gelip
de geçmekte olduğunun bir göstergesi değil
midir.?
Mimarlık tek başına bu
sorunlara çözüm getiremese de katkı da
bulunabilir. Bu katkıyı planlamak ve
gerçekleştirmek önce birey olarak sonra da
mimar olarak bizlere düşer kanısındayım.
Bu dünyayı ödünç aldığımız çocuklarla bunları paylaşmalı,
onların bu konularda gözlemci ve duyarlı olma isteklerini uyandırmalıyız.
İyiye , güzele doğru bu çaba da
bizimde tuzumuz bulunsun.
BULUŞMA.............................25.12.2003
Türk-iş Blokları İlköğretim Okulu
4-B sınıfında,
Önce sınıf , okul
... evimizdeki farklı işlevleri olan odalar üzerine konuştuk.
Bizimle çabucak kaynaştılar. Mutfak, banyo gibi farklı hacimleri
farklı kılan işlev ve
eşyaları bir çırpıda sayıverdiler.
Okulumuzun çevresinde neler var
?
Bir
çoğu hemen saymaya başladı, bazıları düşünerek bir şeyler
hatırlayıp bize söyledi.
Okuldan evlerine giderken nerelerden geçiyorlar, sokaklarda neler var
?
Dükkanları , pideciyi, pastaneyi, bankayı
... hiçbir şeyi atlamadılar,
hatta
“sokakta köpek ve kediler görüyorum,
ağaçlar kuşlar var…’’ dediler.
Mahalledeki binaların fotoğraflarını gördükçe sesler yükseldi
;
Ben orayı biliyorum.
Orası banka .. banka, alış-veriş merkezleri ve
parkları da isimleri ile biliyorlar. Trafo ve
yakıt merkezini de hemen bildiler.
Yakıt merkezini ‘kocaman depoları ve bacaları olan çadır gibi’
diye tarif ettiler.
MTA müze binası için yorumlar farklı idi
:
Kale gibi, merdivene benziyor, üstü yuvarlak,
yeşillikler içinde ..
hepsi müzeyi çok iyi biliyor
sınıfça gidip gezmişler .
Mahalleden sonra sınırları biraz genişletip Ankara şehir planı
üzerinde birlikte dolaşmaya başladık.
-Ben Atakule’ yi buldum...
-AŞTİ burada ..
-Anıtkabir ..
-A.O.Ç .. Hayvanat bahçesi ..
-Kızılay’ı buldum ..
-Dikmen vadisine ben gittim.
-Kale burada... Ulus ‘da
Ankara fotoğraflarını da gösterdiğimiz için
;
Hacı bayram camii ,
Anadolu medeniyetleri müzesi hemen bulundu,
Plan üzerinde; okulun önünden başlayarak Kızılay’a ve Ulus’a
giden yollar hep beraber takip edildi.
Cadde, bulvar, meydan, kavşaklar geçildi ..
AŞTİ’ den başlayan kırmızı hattı merak ettiler,
birlikte metro hattını takip ettik.
“Kızılay’da hem ‘M’,
hem ‘A’
var neden öğretmenim?”, “Siyah hatlar ne?” gibi soruları oldu.
Bizim sorularımıza cevapları hazırdı
-“Mahallemizin ismi neden 100.yıl ?”
Atatürk koymuş .
-“Ankara ismi nereden geliyor
?”
‘Ana’
dan burası ‘anakara’ daha sonra
Ankara olmuş.
Bu arada Seçkin Evcimen bize sordu:
-“Japonya’da binalar esniyormuş da
... neden uyumuyor ?...”
Daha sonra kendilerine verdiğimiz kağıtlara hayallerindeki
odaları çizmelerini istedik.
Bazıları yatak , koltuk , televizyon,
noel çamı çizip odasının
düzenli olmasını isterken;
pek çoğunda bilgisayar en ince detayına kadar çizilmiş, markası
yazılmış.
Ankaralı
çocuklar suya hasret bunu odalarına havuz koyarak gösteriyorlar,
bazı havuzların içinde balık olmasına
karşılık çoğu yüzme havuzu istiyor.
Ve hayvanlar ... kuş, kedi, köpek,
su kaplumbağası,balık, sincap,yılan...
Göktürk Şirin biraz abartmış
; karınca, kaplan,havuzda köpek
balığı,maymun,devekuşu, mavi fil çizmiş.
Galiba bu sınıf BJK’ lı
kapının bir kanadını siyah
,diğerini beyaz
boyayanlar, bir de GS’ lı Ömer Manav
var o da Hasan ve Hakan’ la birlikte FB ye
karşı
oynuyor ....
canım çok ılımlı bir çocuk
; sonuç 0-0 .
Ve çocuklar …
Melih Boya: olmayan köpeği ve
kaplumbağasına isimler koymuş, bir güzel resimlerini
çizip,kaplumbağam biber, köpeğim çarli yazmış. İstekler
bölümüne ise yazdıkları :
Ben köpek ve su kaplumbağası istiyorum.
Ödevlerimi bitirdikten sonra biraz kaplumbağamı beslerim.
Yemeğimi yedikten sonra,
ben kardeşim ve köpeğim dışarıya çıkıp oynarız.
Bu
sınıftaki öğrencilerin mimarlardan istedikleri
:
1-ERDEM UÇA : Sadece çok sağlam binalar istiyorum.
2-CEREN KOÇ :Mimarlardan her
yerlere ev yapmalarını istemiyorum.
3-RÜVEYDA SEVİNDİK :Çok sağlam evler yapın,
her yer yeşil olsun, sizden çok ama çok
şeyler bekliyorum.
4-AYTAÇ TOSUN :
Yeşil bir doğa, sağlam bina,
depremlere dayanıklı bir bina,
evlerin altında fay hattı
olmamasını istiyorum, evlerin temellerinin
ıslak yere yapılmamasını istiyorum.
5-BERFU UYGUN :Denize ev yapsınlar.
6-ARZU ERCAN:
Yanlış planlar yapmamalarını,
ülkemizde sağlam evler,
projeler yapmalarını isterim.
7-CAN ÇUHADAR: İstediğim tüm dünyada barış,
dayanıklı bir ev, piramit.
8-NAZLICAN KARAKOÇ :
Ben penceremden bakınca şekilli binalar görmek istiyorum
9-EZGİ YÜCEL :
Ben mimarlardan güzel
bir çevre istiyorum herkesin seveceği ve
temiz tutabileceği bir bölge istiyorum.
Mümkünse bazı fakir evi olmayanlara
sağlam ev yapmalarını çok ama çok
istiyorum. Bizlere de iyi ve
sağlam bir ev istememin sebebi ise
deprem olunca bazı evler hemen
yıkılıyor ve dünyadaki insanların bir kısmı
ölüyor.
Onun için mimarlardan
güzel bir ev dileğimle.
10-H.ŞAFAK GÜNDOĞMUŞ: Yeşillik-işyerleri-10000
işsiz vatandaşımıza işyeri
11-BURAK SAÇKAN: Güzel evler
ve depreme dayanıklı bir ev istiyorum ve
size başarılar dilerim.
12-MERVE KARAKAYA:
Sağlam evler yapılması, kaçak eşyasız
yapılması.
13-HASAN DALBUDAK:
Mimarlar size sesleniyorum. Binalar üstüne
binalar yapıyorsunuz. Her yerde bina var,
biliyorsunuz toprağı kazıp üstüne
bina yapıyorsunuz. topraklar 200 yılda anca
bir parça kum oluyor.
Her yere bina yapmayın.
Yeşillikler olsun. Her yerde ağaçlar ve
yeşillikler olsun.
14-AYSU ORMAN : Çok az
ama şık güzel binalar,
çocukların için odalar olması, binaların önüne şelale,
yürüyüş yolu, çocuk parkı, havuz, çocuk havuzu isterim.
Mimarlardan istekler
genelde bunlar.
İlerde ne
olmak istediklerini sorduk:
Her mesleği saydılar ama bu sınıfta mimar olmak isteyen yok.
Bizi kabul eden okul müdürü
Sedat Öktem, sınıf öğretmeni Gülsen Bektaş ,
rehber öğretmen Ayşe Küpeli ve benimle
birlikte gelen ODTU öğrencileri Gizem Başkan ve Levent
Kalaç’a teşekkür ederim.
Mimar Fatma BAŞARAN
YÜZÜNCÜYIL TÜRKİŞ BLOKLARI İLKÖĞRETİM OKULU
25 ARALIK 2003 TARİHLİ BULUŞMA RAPORU
25/12/2003
tarihinde, 100.Yıl’daki Türk-İş Blokları İlköğretim Okulu’nun dördüncü
sınıfında mimar Fatma Başaran’la birlikte gerçeklestirdiğimiz “Kentimiz ve
Mimarlık Bilinci” konulu sunumda, öğrencilere içinde yaşadıkları çevre, çevre
binalar, bina sokak ilişkisi, semtlerinin komşu semtlerle olan ilişkisi,
semtlerinin kent içindeki yeri ve rolü, kent merkezi, kentin önemli çekim
merkezleri, temel ulaşım şekilleri, karayolları ve çevre elemanları, şehirdeki
raylı ulaşım birimleri ve benzeri konular hakkında kısa ve eğlendirici bir
sohbet yapıldı. Öğrencilerin de sunuma katılmaları için onlara Ankara haritası
dağıtılıp, üzerinde kenti tanıma amaçlı bir alıştırma yapıldı. Kentin anıtsal
mimari örnekleri dağıtılan resimler yoluyla öğrencilere tanıtıldı. Son olarak,
öğrencilere boş kağıtlar dağıtılıp, hayallerindeki odayı çizmeleri, kağıdın
arkasına ise öğrencilerin mimarlardan beklentilerini yazmaları istendi, bunlar
sunum sonunda araştırma amaçlı belge olarak toplandı.
Görüşümüz, bu sunumun küçük yaştaki öğrenciler için
yaşadıkları çevreyi tanıma konusunda çok yararlı ve eğitici olduğu. İlk başta
öğrenciler durgun olup, anlatılanlar konusunda temkinli yaklaşsalar da sonradan
kendilerinin de katılımı beklendiği anda konuya büyük bir ilgi gösterip,
anlatılan konular hakkında söz alarak kendi yaşadıkları çevreden örnekler verdiler.
Özellikle kent haritası dağıtıldığında gösterdikleri ilgi çok fazlaydı. Daha
önceden sadece içinde bulunarak algıladıkları kenti bir de harita üzerinden
yeniden keşfetmek onları çok heyecanlandırdı. En son olarak yaptıkları
“hayalimdeki oda” çizim çalışması, öğrencilerin yaratma gücünü ve mimari
algılarını görme açısından bizim için yararlı oldu. Sonuç olarak, bu proje hem
çevre bilinci hakkında eğitici aynı zamanda da gerek öğrenciler gerekse bizler
için çok eğlenceli oldu.
Gizem BAŞKAN
Levent KALAÇ
ODTÜ Mimarlık 3.Sınıf Öğrencileri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder